Kamulaştırmasız Fiili ve Hukuki El Atma

KAMULAŞTIRMASIZ FİİLİ EL ATMA

İdarenin, usulüne uygun kamulaştırma işlemleri yapmaksızın özel mülkiyete tabi taşınmazlara el atmasına sıklıkla rastlanmaktadır. Çoğunlukla yol, kaldırım, park yapımı sırasında bu müdahale gerçekleştiği gibi imar uygulamaları esnasında hukuka aykırı kesintilerle de gerçekleşebilmektedir. Bunun yanında, taşınmazın (tarla , arsa) üzerinden veya altından elektrik hattı, doğalgaz boru hattı geçirilmesi gibi irtifak hakkına konu olabilecek müdahaleler de söz konusu olabilmektedir. Mülkiyet hakkının ihlali söz konusu olduğundan herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süre söz konusu değildir. Dolayısıyla ihlal on yıllar önce gerçekleşmiş olsa ve taşınmazların tapuda intikalleri yapılmamış olsa da dava açılması mümkündür. Taşınmazın tapu kütüğünden terkin edilmiş olması ve/veya idare adına tescil edilmiş olması hallerinde de kamulaştırmasız el atmanın şartlarının gerçekleşmesi mümkündür. Ancak bu hallerde, çoğunlukla mirasçılar, taşınmazın varlığından haberdar olmadıklarından haklarını koruma yoluna da gidememektedir. 

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu madde 35 “İmar mevzuatı gereğince düzenlemeye tabi tutulan parsellerden düzenleme ortaklık payı karşılığı olarak bir defaya mahsus alınan yol, yeşil saha ve bunun gibi kamu hizmet ve tesislerine ayrılan yerlerle, özel parselasyon sonunda malikinin muvafakatı ile kamu hizmet ve tesisleri için ayrılmış bulunan yerler için eski malikleri tarafından mülkiyet iddiasında bulunulamaz ve karşılığı istenemez” hükmünü haizse de bedelsiz terk edilen alanların kamuya özgülenme şartının ortadan kalkması halinde, taşımaz bedelinin talep edilebileceği Anayasa Mahkemesi’nin 09.03.2017 ve 2014/11994 başvuru nolu kararı ile hüküm altına alınmıştır. Yargıtay da bu karar doğrultusunda görüş değiştirmiştir.[1]

Kamulaştırmasız fiili el atma davalarında taşınmaz bedelinin yanı sıra haksız işgal tazminatı olan ecrmisil bedelinin tahsilini de dava yoluyla istemek mümkün olabilecektir.

Öte yandan Taşınmaza el atıldığı tarihe göre tabi olacağı kanun hükümlerinde de farklılıklar mevcuttur. Dava neticesinde hükmolunan tazminatın takip ve tahsiline özel hükümler de 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda düzenlenmiştir.

Görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup, taşınmazın bulunduğu yer mahkemeleri yetkilidir.

KAMULAŞTIRMASIZ HUKUKİ EL ATMA

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15.12.2010 tarih ve E: 2010/5–662, K: 2010/652 sayılı kararı ile hukuki el atma kavramı hukukumuza girmiştir. Önceleri, sadece fiili müdahale kamulaştırmasız el atma kapsamında görülürken, içtihatlar ve sonrasındaki yasal düzenlemeler ile hukuki el atma da mülkiyet hakkı ihlali kapsamında değerlendirilmiştir. Hukuki el atma, idarenin taşınmaz fiilen müdahalede bulunmadığı fakat taşınmazın imar planında malikin tasarrufunu engelleyecek bir fonksiyona özgülenmesi ve yasal süresinde taşınmazın kamulaştırılmamış olması halidir. Taşınmazlar imar planlarında yol, park, bahçe, okul, sağlık alanı, rekreasyon alanı, otopark, meydan, yeşil alan, ibadet alanı, belediye hizmet alanı gibi fonksiyonlara özgülenebilmektedir. Bu hallerde, taşınmaz malikinin, taşınmazdan dilediği gibi tasarruf edebilmesi söz konu olamamaktadır. Bu nedenle, tıpkı fiili el atma davalarında olduğu gibi taşınmazın bedeli talebini haiz tazminat davası açılabilmesi mümkündür. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanuna eklenen ek madde 1’in 1. fıkrasının son cümlesi ile hukuki el atma davalarında yargı yolu karmaşası sona ermiş ve adli yargının görevli olduğu açıkça düzenlenmiştir. [2]

 Yapılan son kanuni değişiklikler ile hukuki ve fiili el atma davaları arasındaki farklar da ortadan kalkmaktadır. Bu değişikliklerden en önemlisi yargı yolunun belirlenmesi açısından olmuştur.


[1]YARGITAY  5. Hukuk Dairesi Esas No: 2021/590 Karar No: 2021/10488 Karar Tarihi: 28.09.2021; “2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca malikin rızasıyla kamu hizmetlerinde kullanılmak üzere kamuya terk edilen taşınmazın kamu yararı dışında konut alanına dönüştürülmesi nedeniyle, Anayasa Mahkemesi’nin 09.03.2017 ve 2014/11994 başvuru nolu kararı da gözönüne alındığında davacıların Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğinin kabulu ile muris …’ın bedelsiz olarak yola terk ettiği kısımların sonrasında yoldan ihdas edilerek Belediyece satışı yapılan yerlerde kalıp kalmadığı fen bilirkişi marifetiyle keşif yapılmak suretiyle tespit edilerek; bedelsiz terk edilen kısımlar içinde kaldığının tespiti halinde bu kısımlardaki davacılar murisinin payı karşılığına hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme ile 1439,30 m2 kısımda davacılar payı karşılığına hükmedilmemesi Doğru görülmemiştir.”

[2] “Bu süre içinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından mülkiyet hakkından kaynaklı bedele ilişkin açılacak davalar, adli yargıda görülür.”

© 2024 Kozanlıoğlu Hukuk.