Muris Muvazaası (Mirastan Mal Kaçırma Davası)

Muris muvazaası kavramı, Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kurulunun  01.04.1974 tarih ve 1974/1 E- 1974/2 K. sayılı kararı ile hukukumuza girmiştir. Ülkemizde, miras bırakanın mirasçılarından bir ya da birkaçını diğerlerine üstün tutarak mallarını bu mirasçılara bırakmayı istemesine veyahut mirasçılarının bir ya da birkaçına mal bırakmamayı istemesi durumuna sıklıkla rastlanmaktadır. Kız çocuklarına değil erkek çocuklarına, en büyük ya da en küçük çocuğa, ikici eş olması durumunda ikinci eşe ve bu eşten olma çocuklarına mal bırakmayı arzulamak bu örneklerden birkaçıdır. Özellikle kırsal bölgelerde kız çocuklarının evlenip gittiği düşüncesi ile tarlaların, taşınmazların erkek çocukları üzerine devredildiği de çokça görülmektedir.

Murisin sağlığında, mal kaçırma kastı ile bedelsiz olarak yaptığı bu devirler, murisin vefatından sonra dava yolu ile bozdurulabilmektedir. Dava konusu taşınmaz elden çıkarılmış ise de bedeli tazminat olarak talep edilebilmektedir. Muris muvazaasına dayalı davalar herhangi bir zamanaşımı ya da hak düşürücü süreye tabi değildir. Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davalar, yalnızca tapulu taşınmazlar hakkında açılabilmektedir. Muris muvazaasının ispat yükü davacıda tarafta olup bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.[1]


[1] T.C YARGITAY 1.Hukuk Dairesi Esas: 2019/ 3464 Karar: 2019 / 6183 Karar Tarihi: 02.12.2019

© 2024 Kozanlıoğlu Hukuk.