İmar Planında Teknokent Fonksiyonu ve Hukuk El Atma Değerlendirmesi

Maliki bulunduğunuz taşınmazın, imar planında teknokent fonksiyonunda görünmesi tasarruf kabiliyetini kısıtlar mı? Taşınmazın bedelini isteme, dava açma hakkı var mıdır?  

Öncelikle belirtmek gerekir ki teknokent kavramının yasal dayanağı 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunudur. Bu kanunun 4. Madde 3. Fıkrası şöyledir;

Madde 4/3 “Bölgelerdeki planlama sürecinde imar planları ve değişiklikleri, parselasyon planları ve değişiklikleri, çıkacak yönetmeliğe uygun olarak Bölgenin yönetici şirketince hazırlanır ve Bakanlık tarafından onaylanarak yürürlüğe girer. Kesinleşen imar planları, bilgi için ilgili kurumlara gönderilir. Arazi ve bina temini, planlama ve projelendirme, alt yapı ve üst yapının inşası ile ilgili harcamalar yönetici şirkete aittir.”

Bu maddede arazi temininin, yönetici şirkete ait olduğu ise açıkça belirtilmiştir.

Aynı kanunun 7. Madde 4. Fıkrası ise “Bölgelerde ihtiyaç duyulacak araziler 4/11/1983 tarihli ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre sağlanabilir.” hükmünü haizdir. Bu madde, arazilerin kamulaştırma işlemi ile temin edilebileceğini düzenlemekle birlikte, kamulaştırma kim tarafından yapılacağı kanunda açıkça yer almamıştır. Hatta,  Anayasa Mahkemesi, 2003 yılında verdiği iptal kararı ile, 4691 sayılı Yasa m.5/5’de yer alan ve yönetici şirkete doğrudan kamulaştırma yetkisi veren birinci cümleyi Anayasaya aykırı bularak iptal etmiştir. Dolayısıyla Anayasa m.46 ve 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu uyarınca toplum yararının gerektirmesi durumunda, “yönetici şirketin”, bölge içindeki özel hukuk kişilerine ait bir taşınmazın kamulaştırılmasını sadece “talep etme” yetkisi bulunduğu anlamı çıkacaktır.

Özetle; imar planında teknokent olarak yer alan arazinin, ilgili yönetici şirket dışında birine satılması veya onun talebi ile kamulaştırılması dışında, üçüncü bir kişiye tahsis imkânı bulunmamaktadır. Bu nedenle, imar planında teknokent içinde gözüken ve fakat süresinde kamulaştırılmamış taşınmazlar yönünden mülkiyet hakkının açıkça kısıtlandığını söylemek mümkündür. Süresinde kamulaştırma işlemleri tamamlanmayan bu taşınmazlar için kamulaştırmasız hukuki el atmanın şartların gerçekleştiği ve dava açılarak taşınmaz bedelinin istenmesinin mümkün olduğu kanaatindeyiz.

© 2024 Kozanlıoğlu Hukuk.