Senet (Bono) Sahteciliği ve Menfi Tespit Davası

Günümüzde sık sık hileli yollarla alınan imzanın senede dönüştürülmesi yoluyla icra takipleri yapılmakta, kişiler çok ciddi mağduriyetlere uğramaktadır. Somut olayın doğru analizi yapılmadan açılan menfi tespit (borcun bulunmadığının tespiti) davaları ile bu mağduriyet katlanabilmektedir. Zira kambiyo senetlerinden (çek, poliçe, bono) kaynaklanan alacağa herhangi bir alacak gibi yaklaşıp, genel ispat kurallarıyla başarıya ulaşılabilmesi mümkün değildir. Zira hukukumuza göre kambiyo senetleri sebepten mücerret olup, senedin altında yatan ilişkide bağımsız bir borç ihtiva etmektedirler. Dolayısıyla, temel ilişkiye dair savunmaların, kambiyo senedine ilişkin menfi tespit davasında dinlenme şansı bulunmamaktadır. Eğer senet üzerinde imza hile, hata veya korkutma ile alınmışsa bunun zaman geçirmeden titizlikle ispatlanması gerekmektedir. Ayrıca ceza mahkemelerinin mahkumiyet hükümleri hukuk mahkemelerini bağladığından, vakıaya ait soruşturma ve kovuşturma aşamalarının takibi de çok önemlidir.

YARGITAY 19. Hukuk Dairesi 2017/5139-2018/6306 Karar Tarihi: 04.12.2018; “…Davacı, dava konusu bonodaki kendisine atfedilen imzasının kendisine ait olmadığını, kendisine ait olsa bile bunun davalı tarafından hileli davranışlarla kendisine imzalattırılmış olduğunu ileri sürerek menfi tespit talebinde bulunmuştur….. Bu şahitleri dinleyen hakimin bu tanık ifadelerini serbestçe takdir etmesi ile gerçekleşen kanaatine göre davanın kabulünde bir isabetsizlik olmaması nedeniyle yerel mahkeme kararının onanması gerekirken bozma kararı verildiği görülmekle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü ile Dairemizin 27/01/2016 tarihli ve 2015/6175-2016/960 E.-K. sayılı bozma kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının onanması gerekmiştir.”

YARGITAY 19. Hukuk Dairesi 2016/18222-2018/3573 Karar Tarihi: 26.06.2018; “…Davacılar, dava konusu bonoların kendilerinden hile ile alındığını ileri sürerek hilenin maddi vakıalarını ispatı yönünden tanık dinletmek istemiş ve tanıklarının isimlerini bildirmiştir. Bu durumda mahkemece hile iddiasının maddi vakıa yönünden tanıkla kanıtlanabileceği gözetilerek davacıların gösterdiği tanıklar dinlenip maddi vakıanın ispatı yönünden bilgileri olup olmadığı sorularak varılacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.”

YARGITAY 19. Hukuk Dairesi 2016/15814-2018/670 Karar Tarihi: 15.02.2018; “…Dava icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde davaya konu bononun hile ve korkutma yoluyla alındığını ileri sürmüştür. Davacı buna dair delilleri arasında tanık listesini de dava dosyasına sunmuştur. Tehdit ve hile, tanık dahil her tür delil ile ispatlanabilir. Bu nedenle mahkemece tarafların gösterdiği tanıklar dinlenip, tanık beyanlarının içeriği de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.”

YARGITAY 11. Hukuk Dairesi 2016/3996-2017/3794 Karar Tarihi: 15.06.2017; “…Bu suretle; ilgili soruşturma dosyası ile dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgeler nazara alınmak suretiyle, dava konusu belge asılları üzerinde söz konusu belgelerin üzerlerinin sonradan doldurulup doldurulmadığının çakışan yazı ve imzalar da değerlendirilerek belirlenmesi için yapılan itirazların da karşılanması suretiyle yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın davacı-karşı davalı yararına bozulması gerekmiştir.”

© 2024 Kozanlıoğlu Hukuk.