İdare Hukuku
İdare Hukuku’nun temel amacı Anayasal bir ilke olan kuvvetler ayrılığı ilkesi uyarınca, yürütme erkinin doğal bir uzantısı olan “İdare” ile bireyler arasındaki hukuki ilişkileri incelemektedir. Birtakım istisnaları olmakla birlikte kural olarak idare hukukunun alanına giren uyuşmazlıklar “İdari Yargı”da çözümlenir. İdari yargıda temelde iki tür dava vardır ve bunlar da “İptal Davası” ve “Tam Yargı Davası”dır. İptal Davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalardır. Tam Yargı Davaları ise İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan ihlal edilmiş olanlar tarafından açılan davalardır. İdari yargıda tam yargı davası kapsamına giren, idare hukukuna özgü tazmin, telafi ve geri alma davalarından oluşan tazminat davaları, idari faaliyetlerin hukuka uygunluk denetimi sonucu, ilgililerin sübjektif hukuki durumlarında ortaya çıkan hak ihlallerinin giderilmesini amaçlayan, idarenin hukuk kuralları içinde kalmasını sağlayan etkin bir denetim ve yaptırım aracıdır. İdari Yargı, 3 dereceli bir yargı sistemi olup ilk derece mahkemeleri idare ve vergi mahkemeleri, ikinci derece mahkemeleri bir istinaf organı olan bölge idare mahkemeleri ve son derece ise temyiz mercii olan Danıştay’dır. Özellikle idarenin birel/koşul işlemi olan “kamulaştırma” işlemi ile ilgili uyuşmazlıklardan bedele ilişkin olanlar hariç kural olarak idari yargıda çözümlenir. Ayrıca idarenin diğer bütün birel işlemlerine ve düzenleyici işlemlerine karşı da kural olarak yargı yolu açık olduğundan idare hukuku çok geniş bir alanda uygulama bulmaktadır. Büromuz; idari para cezası ve idari yaptırım kararlarının iptali, tam yargı davaları, Kamulaştırmasız hukuki el atmadan kaynaklı davalar, imar planının iptali, Kamu İhale Kanunun kararlarının iptali, Rekabet Kurulu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Kararlarının iptaline ilişkin uyuşmazlıklarda hizmet vermektedir.